Sosyalistler Partisi (SOLDEP) PROGRAMI
Sosyalistler Partisi, aşağıda detayları izah edilecek öznelerle birlikte, bir sosyalist kitle partisini inşa etmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda programını etkili bir ortaklaşma, politik hat üretme, zengin bir tartışma ve örgütlenme için en geniş sol söylem ve eylem çizgisi üzerinde kurmaktadır. Bu çerçeve dahilinde ortaya konulacak her türlü politik ve pratik katkıyı, programatik olarak ilerletici bir sürecin parçası olarak değerlendirmektedir.
Hedefimiz Sosyalizm!
“Özel mülkiyet düşüncesini ortadan kaldırmak için, komünizm düşüncesi yeterlidir. Gerçek özel mülkiyeti ortadan kaldırmak ise gerçek komünist eylem ister. Tarih buna götürecektir ve bu hareket, teorik olarak şimdiden biliyoruz ki kendisini aşan bir harekettir, gerçekte çok zahmetli ve uzun bir süreç oluşturacaktır.” – Karl Marx
Kapitalizm, evrensel çapta yarattığı barbarlık düzenini sürdürmeye çabalasa da sistemin açmazları kaçınılmaz olanı gösteriyor. Kriz derinleşiyor; kriz tetikleniyor. Bir toplumda, insanların anlamlı bir kısmının kar amacıyla üretilen mal ya da hizmetlere erişimi olmaksızın yaşamını sürdürmesi mümkün değil ise o toplumda kapitalist üretim ilişkileri hakim hale gelmiştir. İşte bu düzen son bulmalıdır. Herkesten yeteneğine göre, herkesten ihtiyacına göre şiarını yükseltecek yeni bir dünya, yeni bir düzen mümkün!
Komünist Manifesto’da Marx ve Engels şunu diyordu: “Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir”. Yani emeğiyle, zihniyle ürettiği halde üretim araçlarının mülkiyetine sahip olmayan “bizler” ve üretim araçlarının özel mülkiyetine sahip olarak emek sömürüsü yoluyla yaşamını refah içinde sürdüren “onlar”. İşte bu sınıflı toplumda, bir sınıf savaşımı verilmeli; sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için burjuvazinin üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetine son verilmelidir.
Sosyalizm, emekçilerin demokratik mahiyetli kontrolüyle birlikte üretim araçlarının evrensel ortak mülkiyetinin inşası anlamına gelmektedir. Bu mücadele mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi mücadelesidir. Sosyalizm, insanların hiçbir baskı altında olmaksızın özgür birlikteliği ve kendi kendisini yönetmesidir. Bu, sosyalist demokrasiyi önkoşul olarak görür. Sosyalist demokraside tüm yöneticiler ayrımsız seçimle göreve başlar, görevini yapamaz ya da kötüye kullanırsa geri çağırılır, sürekli olarak yönetici olamaz, kendisini seçenlerden daha üstün bir konumda olamaz, daha fazla ücret alamaz. Sosyalizm merkezi ve demokratik bir planlama üzerine kuruludur. Böylece, aşırı üretimden kaçınılır ve herkesin ihtiyacını karşılanır. Sosyalist demokrasinin inşa edildiği bir yaşamda, kapitalizmin sömürü ve tahakkümünü savunmayan, ırkçı, mezhepçi, inanç, cinsiyet ya da cinsel yönelime ilişkin ayrımcılık hariç olmak üzere düşünce özgürlüğü ve örgütlenme hürriyeti vardır. Kısacası, sosyalizm, işçi sınıfının kendi kaderini belirleyebileceği, kendi kendisini yönetebileceği bir sistemdir.
Emperyalistler-kapitalistler, global çapta savaşlar, krizler ve şiddet dalgasıyla tahakkümünü yoğunlaştırmak istese de kaçınılmaz şekilde iç çelişkilerini de üretiyor. Bu çelişkiler ve tahakküm çabasından yaşadığımız coğrafya ve Türkiye de vareste değil. Eşitsizlik, yoksulluk, emperyalist savaşların yarattığı göç ve yıkımın en yoğun yaşandığı alanlardan birisi de bu coğrafyadır. Dolayısıyla bu
coğrafyada barışın, eşitliğin, insanlığın ve özgürlüğün bayrağının yükseltilmesi için sosyalizm mücadelesine ihtiyaç var. Türkiye tarihinde geçmişten günümüze bu bayrağın yükselmesi için oluşan koşullar karşısında bu bayrağı indirmek isteyen kapitalistler, sol-sosyalist düşüncelere ve devrimci mücadeleye dair şiddetli bir mücadeleye girişmişlerdir. Uluslararası sermaye ve yerli işbirlikçileri, özellikle 12 Mart ve 12 Eylül faşist cuntaları ile devrimci mücadeleyi bu topraklarda sindirmek istemişse de günün sonunda bu mayayı bu topraklardan koparamamışlardır. Bu memlekette sosyalistler ve devrimciler vardı, var ve var olmaya devam edecek. Bu umudu sahipleniyoruz.
Türkiye’de de burjuvazinin emekçileri sömürerek tahkim ettiği iktidarı, iktidardaki parti(ler) değişse de niteliği itibariyle (sömürücü sıfatıyla) değişmemektedir. Çünkü sorun düzende ise çözüm düzenin değişmesidir. Çözüm düzenin değişmesiyse, tek seçenek düzen dışı devrimci bir seçenektir.
Emperyalist haydutların ve kapitalistlerin, ucuz işgücü ve sömürüsü sahası olarak ele aldığı; Ortadoğu’daki emperyalist saldırganlığın yarattığı göç dalgaları ve güvencesizlikle birlikte insanlık onurundan uzaklaşan bir yaşamı insanlara reva görüyorlar. Bu düzen değişmeli.
Devrim ve sosyalizm mücadelesi için işçi sınıfının yol alacağı her mevzi bir kazanımdır. Dolayısıyla devrimci mücadelede ve devrime giden yolda somut koşulların somut tahliline göre hiçbir mutlak iyi ya da kötü yöntem yoktur. Devrimci mücadelenin ve işçi sınıfının ihtiyaçları doğrultusunda, devrimci mücadelede yol alabilecek her seçenek değerlendirilebilir durumdadır. Hiçbiri, birincil ya da göz ardı edilebilir şekilde değerlendirilmez. Dolayısıyla kitlelerin hareketi olarak devrim, her türlü devrimci eylem ve pratikle sınanabilir, sahiplenilebilir.
Rosa Luxemburg’un “ya sosyalizm ya barbarlık” çağrısı, üzerinden 100 yıldan fazla geçmesine rağmen güncelliğini korumaktadır. Nitekim kapitalizmin barbarlığına karşı kurtuluş mücadelesi de sosyalizm ve komünizmin bayrağı ile sürmektedir.
Bizler, barbarlığa karşı en geniş çerçevede sosyalizmin bayrağı altında toplanıyoruz. Hedefimiz sosyalizm. Daha güzel bir dünya, insanca ve onurlu bir yaşam için mücadele ediyoruz. Hedefe ulaşacağız!
Programımız
- Sosyalistler Partisi, işçilerin, köylülerin, ücretli / ücretsiz emekçilerin, kadınların, Kürt, Ermeni, Rum ve diğer ezilen/sömürülen azınlıkların, engellilerin, gençlerin, LGBTİ+’ların, doğanın partisidir. Sosyalistler Partisi, bütün bu öznelerin ortak çıkarlarını, sınıfsız, sınırsız ve sömürüsüz bir geleceği inşa etmekte görür. Sosyalistler Partisi, enternasyonal mücadelede de aynı ilke, iddia ve değerlerde buluştuğu noktada benzer devrimci güçlerle geleceği inşa etmeyi hedef haline getiren bir kitle partisi olmayı hedefler.
- Sosyalistler Partisi, her türden etnik, cinsiyet kimliğine ve cinsel yönelime dayalı, mezhepsel, dinsel, bölgesel vb. ayrımcılığı reddeder ve bunlara karşı mücadele eder. Sosyalistler Partisi, programı itibariyle benimsediği bu ilkeleri, kendi iç politik yaşamını örgütlerken de kararlı bir şekilde uygular.
- Sosyalistler Partisi, anti-kapitalist, anti-emperyalist ve anti-faşist ilkeler etrafında bütünleşir. Her türden gerici, faşist, dinci, sağcı, anti-laik ve anti-demokratik eğilimlerin politik ve pratik açıdan
karşısındadır. Sosyalistler Partisi, karşısında olduğu bu eğilimleri politik ve pratik açıdan mahkum etmeye yönelik siyaset oluşturmayı kendisine hedef olarak belirler.
- Sosyalistler Partisi, Türkiye’nin devrimci, yurtsever, sol ve sosyalist geleneğini tarihsel zeminde önemle değerlendirerek bugünü anlamayı ve örgütlemeyi sağlaması bağlamında sahiplenmektedir. Mustafa Suphi’lerin TKP’sinden 1971 devrimci kopuşuna, 1980 ve sonrası gelişen sosyalist devrimci hareketlerin sosyalist mücadeleye yönelik katkılarını, deneyime dayanarak güncel devrimci mücadeleyi örgütlemek adına ilerici yanlarını sahiplenir. Sosyalistler Partisi, Türkiye sosyalist hareketini, mücadele tarihi içinde bir çizginin değil, mücadele tarihinin kendisinin sahiplenmesi olarak değerlendirerek ele alır.
- Sosyalistler Partisi, her mücadele alanında sekterlikten uzak durur. Sosyalistler Partisi için birleşik mücadelede yer almak hayati önemdedir. Mücadele alanlarının tümünde ya da bir kısmında, bir eylemde, söylemde ya da harekette ortaklaşmak adına her türlü imkanın aranmasının önemini savunur. Birleşik mücadeleyi güçlendirmek ve örgütlemek için gerekli her türlü eylemi ve girişimi gerçekleştirmeyi hedef olarak belirler. Ancak Sosyalistler Partisi hiçbir koşulda sosyal demokrasiye, reformizme, saf parlamentarizme, sendikal bürokrasiye teslim olmaz. Bulunduğu ve mücadele ettiği alanlarda bu eğilimlere karşı politik mücadele sürdürmeyi esas alır.
***
- Kapitalizmin içinde bulunduğu çoklu krizler, toplumsal, siyasal, ekonomik vb ciddi bir kaos ve belirsizlik çağını beraberinde getirdi. Bu dönemin en temel özelliği, sınıfsal eşitsizliklerin derinleşmesidir. Kapitalizmin ve sömürünün genişleyen çeperi, sınıf eşitsizliklerini derinleştirdiği gibi ciddi bir proleterleşme dalgası da yaratmaktadır. Sınıfsal eşitsizliklerin ortadan kaldırılması, sistem içi reformlarla ve bir bütün olarak reformizme sürüklenmekle mümkün değildir. Sosyalistler Partisi, kapitalizmi alaşağı etmek ve işçi sınıfının kendi eşit, sınırsız, sömürüsüz geleceğini inşa etmesi için mücadele eder.
- Türkiye, insanca olmayan uzun çalışma saatlerine karşılık insanca yaşam standartlarını karşılaması mümkün olmayan asgari ücretli bir “kölelik rejimini”, fiili ekonomik sömürü düzeninin başat unsuru haline getirmiştir. Açlık, yoksulluk, evsizlik, kapitalizmin borç batağına saplanma ve bir avuç kapitalistin çarklarının dönmesi için sömürünün devamlılığı, işçi sınıfına düşman politikalarla temin edilmektedir. Kapitalizmin memlekette gösterdiği güncel ve somut etkilere karşı da Sosyalistler Partisi tarafından her türlü politik ve pratik kampanya, mücadele hattı örgütlenmeye çabalanır. Somut durumların tahlil edilmesiyle birlikte somut mücadele pratiklerinin ortaya koyulmasına çabalanır; birleşik bir mücadele hattı kurulması için her türlü yol ve imkan kullanılır.
- Özellikle yerel ve bölgesel savaşlarla kendini gösteren yeni bir jeopolitik kırılma yaşıyoruz. Emperyalizm, başta ülkemiz ve yakın coğrafyası olmak üzere dünya üzerinde dehşet ve ölüm saçan savaş süreçlerini örgütlüyor; büyütüyor. Küçüklü büyüklü emperyalist ülkelerin yarattığı yıkım, savaş ve ölüm gerçeğine karşı Sosyalistler Partisi, bugün en büyük ihtiyaç olan uluslararası savaş karşıtı hareketin güçlü ve kalıcı olarak örgütlenmesi için çalışır.
- Uluslararası ekonomik krizin derinleşmesi, dünyanın her yerinde işçi sınıfı hareketinde de yeni hareketlenmelere yol açıyor. Kriz derinleştikçe eşit bölüşüm talebi de kendine daha fazla alan buluyor. Sosyalistler Partisi, bunu bir adım ileri götürüp ücretler düşürülmeden tam istihdam ve çalışma saatlerinin kısaltılması, taşeron ve güvencesiz çalışmaya derhal son verilmesi, kamusal barınma hizmeti, grev hakkının önündeki tüm engellerin kaldırılması, asgari ücretin “çalışan
yoksulluğunu” engelleyecek seviyeye getirilmesi, işyerlerinde insanca çalışma koşulları, ücretsiz eğitim ve sağlık, işçi sağlığının birinci öncelik haline getirilmesi, özelleştirmeye karşı işçilerin kontrolü ve yönetiminde kamulaştırma ve müştereklerin korunmasının işçi sınıfı hareketinin gündemine alınması için çalışır.
- Sendikal bürokrasiler şirketlerden resmi / gayri resmi yollarla aldıkları paylarla ya da kendi konumlarını sonsuza kadar korumak için, işçi sınıfının önünü açmak bir tarafa, eşitsizlikleri donduruyor. Sendikal bürokrasinin yarattığı tahribatın, görünüşte sol bir sendikadan ya da siyasi iktidarlar güdümündeki sendikalardan gelmesi bir önem taşımamaktadır. Nitekim esas olan, işçi sınıfının sendikal mücadelesinin örgütlenmesi olup Sosyalistler Partisi, işçilerin sendikal harekete katılması ve sendikal bürokrasiye karşı mücadelesi, sendikal bürokrasiyi alaşağı edemediği durumlarda ve yeni ortaya çıkan alanlarda işçilerin kendi sendikalarını kurması için mücadele eder. Sendikal mücadeleyi örgütlemek ve büyütmek noktasında işçi sınıfının çıkarları haricinde her türlü pragmatik düşünceyi reddeder.
- Cinsiyet kimliği nedeniyle ve farklı cinsel yönelimlere yönelik ayrımcılık ve şiddet bir pandemi gibi bütün toplumsal dokuları sarmış durumdadır. Kadınlar ve LGBTİ+’lar işsizlik, aşırı sömürü, düşük ücret, toplumsal bakım sisteminden dışlanma, beden kontrollerini ele alamama, hatta öldürülme tehdidi altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Sosyalistler Partisi herkes için onurlu bir yaşam yaklaşımı doğrultusunda, eşdeğer işe eşit ücret ve işsiz durumda olan kadın ve LGBTİ+’lara zenginlerden vergi yoluyla finanse edilecek bir temel ücret, her mahallede yeterli sayıda kreş ve sığınmaevi de dahil olmak üzere, feministleri ve LGBTİ+’ların taleplerini her yerde destekler. Kadınların, LGBTİ+’ların Anayasal ve yasal taleplerinin bağlayıcı şekilde güvence altına alınması adına her türlü mücadeleyi verir. Hukuki ve fiili her türlü ihlal ya da ayrımcılığa karşı koşulsuz şekilde mücadele eder. Taleplerin örgütlenmesi noktasında kendi örgütlenmelerini oluşturmak için çabalar; mevcut örgütlenmeleri destekler ve de birleşik mücadelenin oluşturulması adına her türlü sorumluluğu almaya çaba gösterir.
- Gençlerin eğitime ve istihdama erişemediği, öğrencilerin dev bir güvencesiz işçi kitlesine dönüştüğü, gelecekleri hakkında söz ve karar sahibi olmadığı bir ortamda Sosyalistler Partisi, eşit, anadilde, parasız, kamusal, laik, özgür bir eğitim ve ücretsiz eğitim materyali, beslenme, barınma ve ulaşım hakkı için gençlerle birlikte mücadele eder. YÖK başta olmak üzere bilimsel ve özgür eğitimin örgütlenmesinin önündeki bütün engellerin kaldırılması için mücadele eder. Eğitimin ilkokul çağından lisans ve üzeri eğitim sürecine değin laik, bilimsel, anadilde olması kriterlerini esas alır; eğitim programlarında gerici unsurların yer almaması adına mücadele eder. Bu hakların savunulması ve kullanılması için yürütülecek her türlü faaliyetin örgütlenmesinde aktif rol alır, destek, çaba ve dayanışma gösterir.
- Sosyalistler Partisi, işçi gençlik sömürüsüne son vermek için gençliğin ortak mücadele cephesinin kurulmasında inisiyatif alır. İnsanca ve onurlu bir yaşam için gerekli koşulların işçi, köylü, öğrenci, işsiz gençlik fark etmeksizin kazanılması gerektiğinin bilinciyle hareket eder. Bu bağlamda gençlik örgütünü inşa ederken gençliğin özneleri arasında herhangi bir ayrımcılık yapmaz; gençlik arasında sınıfsal, ekonomik ve kültürel ayrımcılığın yaratılmasının karşısında yer alır.
- Sosyalistler Partisi, çocukların pasif özneler olarak algılanmasının karşısında, kendi bedensel, ruhsal varlıkları ve çevreleri hakkında söz ve karar sahibi olmasını, önce çocuğun yararının, yaşama ve gelişme hakkının gözetilmesini savunur. Çocuk işçiliğe karşı her alanda aktif mücadele verir; verilen mücadeleleri destekler, örgütlenmesinde inisiyatif alır. Çocukların hiçbir
şekilde anti-laik, gerici unsurlara maruz kalmasına müsaade etmemek için mücadele eder. Çocuklara karşı işlenen suçlarda mağdur çocukların maddi ve manevi varlıklarının korunması adına gereken bütün hukuki düzenlemelerin yapılmasını ve koşulsuz uygulanmasını savunur. Çocukların yaşam alanlarının büyütülmesi ve varlıklarının geliştirilebilmesi için her türlü sosyal, kültürel, çevresel imkanın sağlanması için mücadele eder.
- Sosyalistler Partisi, her türlü ırkçı ve şoven tutumun, sömürgeciliğin karşısındadır. Türkiye’de ulusal sorun konusunda tutumun netleştirilmesinin, devrimci bir siyaset örgütlemek açısından kaçınılmaz olduğunu savunur. Bu bakımdan Sosyalistler Partisi ilk olarak, ulusal sorunun değerlendirilmesinde resmi ideolojinin ve şovenist yaklaşımların çizdiği çerçeveleri reddeder. Hakim ulus milliyetçi bakış açısını mahkum eder. Başta Kürt halkı olmak üzere ezilen ulusların varlığının ve varlığını temin eden her türlü unsurun savunulmasını esas alır. Sömürgeci ve şovenist tutumların, ezen ulus milliyetine mensup işçileri de kendi burjuvazisine yedeklemek için bir imkan olarak kullanılabildiği tespitini yapar. Ulusal sorunda Marksizmin ortaya koyduğu başat ilke ve program fikirlerini savunur. Bu bağlamda Sosyalistler Partisi, ayrılma hakkı da dahil olmak üzere Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkını savunur; ulusal özgürlük mücadelesi ile ulusal – uluslararası devrimci sınıf mücadelesinin birbiriyle ilişkilenmesi/bağlanmasının önemli olduğu tespitini yapar.
- Sosyalistler Partisi, kendi kaderini tayin edecek ulusun kurtuluşunun devrimde ve sosyalizmde olduğu propagandasını yapmayı esas alır; ulusal sorunda verilecek mücadelelerde bu çizginin hakim olması adına mücadele etmeyi de dayanışma çerçevesinde bir görev olarak önüne koyar. Kısa ve orta vadede, başta Kürt halkı olmak üzere ezilen bütün ulusların Anayasal ve yasal olarak temel haklarının açıkça güvence altına alınmasını savunur; bu bağlamda her türlü birleşik mücadeleye katılır.. Ulusal sorun karşısında verilen mücadelelerde ezilen ulusların uğradığı pratik ve politik baskıların karşısındadır. Ezilen ulusların siyaset yapma hakkını savunur.
- Sosyalistler Partisi başta Aleviler ve Hrıstiyanlar olmak üzere İslam dini dışında inanç sahibi olan ya da inançsız bütün insanların eşit yurttaşlık hakkını ve mücadelesini destekler. Ezilen ve ötekileştirilen bütün kesimlere yönelen mezhepçi, ırkçı, gerici, dinci söylem ve politikaları reddeder. Alevilerin ve bütün ezilen/ötekileştirilen öznelerin eşit yurttaşlık adına kazanmak istediği evrensel insan hakları bağlamında tanınmış hak ve taleplerinin savunulması adına mücadele eder; bu mücadeleleri destekler. Bu öznelere karşı işlenen ve cezasızlıkla sonuçlanan bütün süreçlere karşı politik, kültürel ve hukuki mücadelesini sürdürür; bu noktada mücadele eden bütün öznelerle açık bir dayanışma gösterir. Eşit yurttaşlık bilincinin Anayasal ve yasal düzlemde güvence altına alınması için gereken bütün düzenlemelerin yapılması için mücadele eder.
- Savaşlar ve iklim değişiklikliklerinin yarattığı mülteci ve göçmen sorunu, mülteciler ve göçmenler için ev sahibi topluluklardan çok daha ciddi / ölümcül bir sorundur. Mültecilerin ve göçmenlerin yerleşim ve yurt edinme hakkı, yerleştikleri ülkede siyasal ve toplumsal olarak eşit haklara sahip olması, sağlık, eğitim, barınma hakkı Sosyalistler Partisi için vazgeçilmez bir mücadele alanıdır. Göçmen emeğinin sömürülmesi adına girişilen her türlü faaliyete karşı “işçi sınıfının vatanı yoktur” düsturuyla mücadele verilmesi Sosyalistler Partisi için esastır. Güvencesizliğe karşı yurttaş ya da göçmen-mülteci ayrımı söz konusu olmaksızın mücadele eder. Dünyada yaşanan krize karşı bu ilkeleri savunmanın yanı sıra Türkiye’de göçmenlere yönelen ırkçı, faşist, cinsiyetçi vb. her türlü insanlık suçuna karşı mücadelede gereken inisiyatif alınır.
Geri Gönderme Merkezleri ve adli-idari her türlü makamda ve de uygulamada mülteci ve göçmenlere karşı insan onuruna aykırı pratiklere son verilmesi amaçlanır.
- Kapitalizmin yarattığı ekolojik kriz dünyayı insan ve insan olmayan türler için yaşanabilir bir yer olmaktan hızla çıkarıyor. Bunun karşısında Sosyalistler Partisi, insan merkezci olmayan bir yaklaşımla, müştereklerin korunması, doğanın haklarının tanınması, endüstriyel tarım ve hayvancılığa son verilmesi, aşırı üretim ve tüketim döngüsünün son bulması, sonuçta rekabet ve kâr için yapılan üretim yerine, demokratik elbirliği ve doğanın ve insanın ihtiyaçlarına uygun sürekli bir planlama için sorunun niteliği gereği, yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde mümkün olan en geniş ittifak içinde çalışır. Çevre ve kent hakkının yukarıda sayılan bütün ilkelerle birlikte, bu maddede aktarılan anlayışla örgütlenmesi ve savunulması gerektiğini ileri sürer. Kapitalizme karşı iklim adaleti mücadelesi içinde yer alır. Özellikle Türkiye’de yerel yönetimlerin oluşturulmasında, seçilmesinde ve örgütlenmesinde bu ilkelerin gözetilip gözetilmediğini değerlendirir; yerel yönetimlere yönelik olarak pratik destek, eleştiri ya da ilişkilerini bu çerçeveyi gözeterek kurar. Engelsiz, doğa dostu, insan dışı türlerin katılımını ve varlığını temin edecek bir yaşamın örgütlenmesi adına mücadele eder.
- Sosyalistler Partisi, hayvan düşmanı söylem ve eylemler karşısında, canlıları bir eşya gibi değil bir “canlı” gibi değerlendiren anlayışın en temelde geliştirilmesi gerektiğini savunur. Bu çerçevede hayvanların ve doğanın varlık ve de bütünlüğünün korunması adına etkili bir mevzuat oluşturulmasını; bu öznelere yönelik ihlallerin cezalandırılmasında kamu vicdanını da öngörecek etkili/caydırıcı mevzuat düzenlemelerinin yapılmasını savunur. Doğadaki her türlü canlının yaşam hakkının savunulması gerektiğini düşünür; bu kapsamda verilen mücadeleleri destekler, örgütler, birleşik şekilde mücadele edilmesi için çaba gösterir.
- Sosyalistler Partisi, sendikalar, sosyalist ve mücadele içindeki öznelerin grev, toplantı, gösteri, yürüyüş, vb tüm demokratik haklarının kulllanılmasının önündeki engellerin kaldırılması için mücadele eder. Medyada sansürün, ülkede seçim ve toplu sözleşme barajlarının kaldırılmasını savunur. Ülkeyi bir güvenlik devleti haline getiren tüm yasalara karşı, demokratik haklar için mümkün olan en geniş cepheyle birlikte mücadeleye katılır.
- Sosyalistler Partisi, hayatın her alanında işkence, eziyet ve kötü muamelenin karşısında yer almaktadır. İnsanlık onuruna aykırı her türlü davranış, tutum, söylem ya da eylemin kimden geldiğine ve kime yöneldiğine bakılmaksızın kabul edilemez. Bu bakımdan tahayyül ettiği gelecekte, hiçbir insanın insanlık onuruna yönelmiş eylemlere muhatap kalmamasını esas alır. Güncel olarak da her türlü işkence ve kötü muameleye karşı mücadele edilmesini savunur.
- Sosyalistler Partisi bu mücadele alanlarında çalışırken, tüm üyeleri ve gönüllüleri ile içinde yer aldığı mücadelelerin öznelerinin katılım, bilgiye erişim, açık tartışma ve eleştiri noktasında eşit haklara sahip olduğu bir ortam sağlanmasını Tüzüğü aracılığıyla garanti eder.
- Sosyalistler Partisi, süper zengin azınlığın çıkarlarına karşı emekçi kitlelerin çoğunluğunun çıkarlarını savunur ve işçi sınıfının kendi kaderini tayin etme ve sömürüyü, adaletsizliği ve eşitsizliği ortadan kaldıran sosyalist bir dünyanın temellerini atma yeteneğine inanır.