Dünya çapında kapitalist sistemin genellemiş bir krizle karşı karşıya olduğunun açık olduğu bir tarihsel döneme girdik. Bir yanda bir avuç insanın elinde muazzam bir servet birikimi varken, diğer yanda kitlesel yoksulluk, savaş, ırkçılık ve ekolojik yıkımı yaşıyoruz. Bunun karşısında dünyanın her yerinde aynı anda iççi sınıfı, daha iyi ücretler, daha iyi bir yaşam, daha fazla özgürlük için mücadele ediyor ama kendi çıkarlarını temsil eden bir partiden yoksun. İççiler ve ezilenler farklı burjuva partileri arasında seçim yapmaya ya da kapitalist sistemin yan ürünleri olan dinci, mezhepçi, milliyetçi veya aşırı sağcı ideolojilere yönelerek yanlış yönde çözümler aramaya zorlanıyor. İççi sınıfının düşman sınıflardan ve ideolojilerden bağımsız kitle partileri ile temsil edilmesi sorunu, şu anda sınıf mücadelesinin karşı karşıya olduğu en önemli meselelerden birisidir.
Bu bağlamda Sosyalist Demokrasi Kolektifi, kapitalist sistemin mevcut durumu ve derin krizine ilişkin ortak bir anlayıştan beslenir ve demokratik, ekolojik ve merkezi bir planlı ekonomiyi benimseyerek özgürlüğü hedefleyen bir sosyalist toplumu kurmak için mücadele eder. Kolektifimiz, toplumsal değişimi gerçekleştirmek yolunda kitlesel devrimci bir partinin inşası hedefi doğrultusunda bir araya gelmiçtir.
Devrimci güçlerin bir araya gelmesi, temel devrimci ilkelerin paylaşılması ve farklılıkların demokratik bir çerçevede kabul edilmesi, açık bir tartışma ve eleştiri ortamı içinde gerçekleşmelidir. Ancak, bu demokratik iç rejim, birçok günümüz antikapitalist sol oluşumda yoktur.
Örneğin, 40 binin üzerinde üyesi ve aldığı 1 milyon oyla toplumda bir heyecan dalgası yaratan Türkiye İççi Partisi, merkez kadrolarının 40 bin üyeyi 50-100 kişiyle yönetmeye çalışması ve kitleselleştikçe aynı az sayıdaki kişi tarafından antidemokratik ve bürokratik yöntemlerle yönetilmesi, bizim gelecek vizyonumuza ve devrimci inşa anlayıcımızla uyuşmamaktadır.
TİP’te ya da başka bir partide, bu tarihsel-yapısal olduğu gayet açık olan sorunun mücadele ile değiştirilebileceğini düşünmüyoruz. Baçtan başlamak gerekiyor.
Sosyalist Demokrasi Kolektifi’nin kuruluş ilkeleri arasında, üyeler tarafından yöneticilerinin anti-demokratik davranışlarına karşı korunması için devrimci iççi hareketi ve iyi örnek olarak gördüğü örgütlerin geleneklerine dayanan bir dizi güvence bulunuyor. Kolektifimizde tüm merkezi pozisyonlar seçimle belirlenir ve geri çağrılmaya tabidir.
Ancak biliyoruz ki, demokratik kurallar ne kadar sağlam olursa olsun, sağlıklı bir örgütsel demokrasinin temel garantisi, eleştirel düşünen üyelerin varlığıdır. Bu üyeler, görev sahiplerine hesap sorabilme yeteneğine ve tüm önemli tartışmalarda tam ve anlamlı bir katılıma olanak tanıyan bir siyasi anlayış ve eğitime sahip olmalıdır.
Kapitalist sisteme karşı toplumun sosyalist dönüşümü için mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız. Süper zengin azınlığın çıkarlarına karşı emekçi kitlelerin çoğunluğunun çıkarlarını savunuyor ve iççi sınıfının kendi kaderini tayin etme ve sömürüyü, adaletsizliği ve eşitsizliği ortadan kaldıran sosyalist bir dünyanın temellerini atma yeteneğine inanıyoruz.
Sosyalistlere, antikapitalistlere, kadınlara, LGBTİ+’lara, ekolojistlere, iççilere ve gençlere, bize katılmaları için çağrıda bulunuyoruz:
“Eğer siyasete müdahale etmezseniz, siyaset öyle ya da böyle sizin hayatınıza müdahale edecektir” (V.İ. Lenin).