Sosyalist Demokrasi Kolektifi (SOLDER) olarak 31 Mart 2024 seçimlerinin kesinleşmeyen ilk sonuçlarına göre kısa değerlendirme metnimizi kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.
31 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen yerel seçimlerde, kesin olmayan sonuçlara göre AKP % 35,49 oy oranıyla 2002 yılından beri ilk kez birinci parti olamamış; CHP %37,74 oy oranıyla seçimleri birinci parti olarak tamamlamıştır. Aynı zamanda Yeniden Refah Partisi, ciddi bir oy oranı ile (% 6,19) genel seçim baraj sınırına yaklaşmıştır. Bunun yanında yerel seçimlerde desteğimizi açıkladığımız ve oy verme çağrısında bulunduğumuz DEM Parti, seçimlerde anlamlı bir başarı elde etmiş; toplamda 10 il 65 ilçe ve 7 beldede belediye seçimlerini kazanarak % 5,68 oy oranına ulaşmıştır.
14-28 Mayıs seçimlerine Millet İttifakı çatısı altında giren ve bu seçimde CHP ile yollarını ayırarak hareket eden İYİ Parti ise seçimin kaybedenlerinden olmuştur. Müstakil olarak seçime girdiği halde bekleneni elde edemeyen İYİ Parti, sadece 1 il belediyesi kazanarak % 3,77 oy oranında kalmıştır. Yine Millet İttifakı’nın diğer ortakları olan DEVA ve Gelecek Partisi de sırayla % 0,33 ve % 0,07 oy oranıyla seçimin kaybedenlerinden olmuştur.
Irkçı ve göçmen karşıtı söylemleriyle kendisini tahkim etmeye çalışan Zafer Partisi ise toplumsal olarak bu durumun karşılığını örgütleyemediğini ortaya koyarak % 1,73 oy oranına ulaşmış; hiçbir belediyeyi kazanamamıştır.
Kürt şehirlerinde DEM Parti geleneği karşısında örgütlenmesine devlet tarafından doğrudan ve dolaylı destek verilen gerici HÜDA-PAR ise % 0,55 oy oranıyla başta Kürt illeri olmak üzere büyük bir hezimete uğramıştır.
Seçim sonuçlarının bir diğer boyutu ise kendisini sol, sosyalist olarak tarif eden güçlere ilişkindir. Kesin olmayan sonuçlara göre TKH % 0,04, SOL Parti % 0,05, EMEP % 0,07, TKP % 0,11, TİP % 0,15 , , oy oranıyla seçimlerden çıkmıştır. Sosyalist partilerin kazandığı birkaç yerel belediye haricinde ciddi bir kayıp yaşadığı ilk elden göze çarpmaktadır.
Tüm bu sonuçlar değerlendirildiğinde:
1) CHP’nin elde ettiği seçim galibiyetinin, mevcut siyasal iktidarın politik ve ekonomik olarak yarattığı yıkım ortamına bir muhalif tepki olduğu kadar; AKP seçmeninin de sandığa gitmemek yönündeki tavrından da kaynaklandığı tespit edilmelidir. Dolayısıyla siyasal iktidarın sürdürdüğü mevcut siyasetin yarattığı rahatsızlık ve yıkım müstakil olarak örgütlenmiş ve zafer kazanılmış değildir. Ekonomik kriz, siyasal kriz ortamı, emekli gündemi, İsrail ile ticari ilişkilerin sürdürülmesi gibi siyasal sebeplerin yarattığı tepkisellik ile birlikte iktidar seçmeninin de sandığa gitmemek yönünde bir tavrının seçim sonuçlarında etken olduğu anlaşılmaktadır. Siyasal iktidarın gerilemesi önemli bir gelişme olmakla birlikte; ana muhalefet partisinin başarısının bu bakımdan da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Özellikle kendisini sosyalist olarak tarif eden bir kısım siyasal hareketin, faşizmi geriletmek adına CHP’ye yönelik çağrıları, günün sonunda kendilerinin siyasal alanına zarar verici sonuçlar doğurmuştur. Nitekim sosyalistlerin bu noktada alacağı ilkesel tutumun, CHP’nin yanında ya da “biraz daha” solunda bulunması olmadığı tartışmasızdır. Bu yönde bir eğilimi, AKP-MHP’yi geriletmek olarak adlandıran sosyalist özneler, aslı varken suretine oy vermeyen seçmen davranışının muhatabı olmuş; tarihi bir güç kaybı yaşamıştır. Aynı zamanda seçimlere giden süreçte sosyalist hareketlerin birbirleriyle girdiği “rekabet” ilişkisinin sosyalistlere yönelik güveni etkilediğine dair tespitimizin de üzülerek karşılık bulduğunu görmekteyiz. Bu noktada sosyalist öznelerin acilen bir eleştiri-özeleştiri süreci işletmesinin gerekliliği görülmektedir. Sol kulvardaki özne yokluğu, CHP’ye kazandıran unsurlardan birisidir.
2) AKP iktidarının birinci parti olmak niteliğini kaybettiği bu seçim, AKP adına bir mağlubiyeti, biz devrimciler içinse bir görevi işaret etmektedir. Açlığın, yoksulluğun, barınma krizinin, kadın düşmanlığının, ırkçılığın, gericiliğin kol gezdiği bir memleket hayaliyle tutuşanlara karşı biriken dinamizmin düzen içi siyasal eğilimlere kanalize olmasının önünde; devrimci bir seçeneğin örgütlenmesi gerekliliği bir daha ortaya çıkmıştır. Nitekim ortaya çıkan tepki ve öfke, esasen kapitalizmin çıkmazlarının yarattığı sonuçlara dönük olup bu tepkiyi örgütlü bir siyasal mücadeleye yöneltmek biz devrimcilerin esas görevlerindendir.
3) Yeniden Refah Partisi’nin yükselişinin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir. Mevcut AKP-MHP rejiminin yarattığı ekonomik ve siyasal kriz ortamında, sağ seçmenin bir kısmının YRP’ye yüzünü dönme eğilimi gösterdiği görülmektedir. Derin ekonomik kriz ortamında ve kapitalizmin açmazlarında kitlelerin yüzünü sağa dönmesi ihtimali; abir sol odağın yaratılması ve güçlendirilmesi zorunluluğunun da aciliyetine işaret etmektedir. Dolayısıyla YRP’nin yükselişinin de bu tepkiselliğin örgütlenmesi yönündeki göreve işaret etmesi ihtimaliyle sol tarafından ele alınması gerekmektedir. Ayrıca gerici, kadın ve LGBTİ+ düşmanı bir odağın güçlenmesinin de önüne geçilmesi siyasal olarak acil bir görevdir.
4) İktidar ortağı MHP’nin %4.98 ile ciddi bir oy kaybı yaşadığı görülmektedir. Bunun yanında İYİP, Memleket Partisi, Zafer Partisi, DEVA ve Gelecek Partisi gibi sağcı, milliyetçi, faşist unsurların da seçimin kaybedenlerinden olduğu tartışmasızdır. Özellikle İYİP, Zafer, Memleket gibi genç kuşaklar içerisinde ırkçı, gerici, sol düşmanı bir siyaseti tahkim etmeye çalışan öznelerin toplamda aldığı mağlubiyet, devrimciler için sosyalizmin, halkların kardeşliğinin, eşitliğin ve barışın siyasetini örgütlemenin maddi koşullarının hala güncel olduğunu göstermektedir. Anılan sonucu bu iradeyle ele almalı; mücadeleyi bu bağlamda yükseltmenin koşul ve imkanlarını yaratmalıyız.
5) Seçimlerde DEM Parti adaylarının desteklenmesi yönündeki çağrımızın ve DEM Parti’nin seçimlerdeki durumu itibariyle sonucun anlamlı bir kazanım olduğunu tespit ediyoruz. DEM Parti, kayyım atanan belediyeler başta olmak üzere taşımalı seçmenle oy gasp edilmesi girişimlerine rağmen Kürt illeri başta olmak üzere ciddi bir kazanım elde etmiştir. Diğer siyasi partiler birbiri ile rekabet ederken, devletin tüm güçleriyle mücadele ederek kayyımlardan belediyelerin büyük bir çoğunluğunu almayı başaran DEM Parti, siyasal iktidarın bütün baskılarına rağmen siyasal bir odak olarak varlığını güçlendirmeyi başarmıştır. HÜDA-PAR gibi gerici odakların siyasal iktidar tarafından desteklenmesine rağmen herhangi bir kazanım elde edememesi de bu durumu göstermektedir.
Batıda DEM Parti seçmeninin siyasal bağlamda taktiksel tutum ve tercihler seyrettiği, seçim sonuçları nezdinde görülmektedir. Dolayısıyla DEM Parti’nin seçim başarısının sadece aldığı oy ile sınırlı görülmemesi; Kürt emekçileriyle Türkiye halkları arasındaki mücadele bağının kuvvetlendirilmesi gerektiği bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Bir bütün olarak değerlendirildiğinde seçim sonuçlarının siyasal iktidar için bir kazanım olmadığı açıktır. Ancak bu sonuçlar kesin bir galibiyet şeklinde de ele alınmamalıdır. Toplumda siyasal iktidarın da kaybedebileceği yönündeki yaklaşımı ve umudu perçinlemesi oldukça doğal karşılanması gereken bu sonuçlar, biz devrimciler için kapitalizmin krizinin açmazlarına yönelik örgütlenmeyi bekleyen bir tepkinin olduğunu ortaya koymaktadır. SOLDER olarak, ilerici, devrimci, sosyalist, yurtsever güçlerle birlikte mücadelenin imkanlarını örgütlemek için dünden daha kararlı şekilde hareket edeceğiz..
Hep birlikte direnecek, hep birlikte kazanacağız.
SOLDER (Sosyalist Demokrasi Kolektifi) Koordinasyon Kurulu
Nisan 2024